Görüntü açıklaması

Ücretsiz Sevkiyat

Hızlı ve Ücretsiz Gönderin

Görüntü açıklaması

Çevrimiçi destek

Nihai ve 7/24 Destek

Görüntü açıklaması

3d Güvenli ödeme

Güvenli Çevrimiçi Ödeme

Hepsi Zamansızda

Mağazaya git

Buğdayın Laneti

Fırat Duyan
6 Mart 2019
Image Description

İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı. Yok yok! Öyle bir dinleme şekli kalmadı ya da benim için kalmadı. O Ses Türkiye yarışmasının jürileri misali koltuğa oturmuş, elim butonda, ilgimi çekecek seslere kulak kabartmış bekliyorum.

– Abi, akşama bir tepsi baklavasına 10-11 halı saha maçı var. Geliyor musun?

– Lan oğlum, bir saat top peşinde koşturup harcadığımız kalorinin daha fazlasını ödül olan baklavadan alacağız. Kârzarar hesabında zararlı çıkıyoruz.

– Abi, okeye dördüncü lazım. Gelir misin?

– Yürü git! Temel mantığı “Lazımsa al, değilse at.” olan bu salak oyunu oynamaktan vazgeçin artık.

– Abi, akşama rakı balık yapalım mı arkadaşlarla?

– Tövbe tövbe… Günah oğlum, hem karaciğer enzimlerim yüksek.

– Abi, geçen bir kız gördüm süt gibi… Hani zeytin yutsa yutaktan mideye kadar takip edersin.

– Len, sus! Ayıp!

– Abi, ne olacak bu ülkenin hâli?

“Belanı mı arıyorsun oğlum! Mahkemelik olacağız.” derken whatsapp’tan bir mesaj: Ev erzak listesi. İşte buna dönenemezlik yapamazsın. Bu hormonal bir şey.  Karşı koyamazsın, itiraz edemezsin, gerekçe sunamazsın. On kat yerin dibinde magmaya erişsen ya da fırlayıp termosferin dışına çıksan da dönüp dolaşıp varacağın yer, park sorunu olmayan bir marketin önüdür. O yufka,  maydanoz, tavuk, o bulaşık deterjanı alınacak.

Athena grubunun solisti Gökhan gibi koltuğa yayılmışım; aniden yerimden kalkayım derken… “Anam anam anam!” diye feryad-ı figan edip elimi belime attım ağrıdan. “Hay atalarımın şarap çanağına!” diye bağırdım. Evet evet, atalarıma ana avrat düz gittim. “Bel ağrınla atalarının ne ilgisi var?” diyorsunuzdur içinizden. Anlatayım efendim:

Bundan çok çok uzun zaman önce hatta on binlerce yıl önce, develere diken, insanı üzen yok iken, pirelerin henüz berber olmadığı bir dönemde, Türkiye-Batı İran Levant bölgesinde başladı her şey.  Geyiklerin peşinden koşan, meyve ağaçlarına tırmanan, o dağ senin bu dağ benim demeden bayır çayır dolaşan atalarımız aslanlar gibi geyiğini avlar, ateşini yakar ve avını pişirip afiyetle yerdi. “Yarına Allah kerim” der, bir güzel uyurdu. Stokçuluğun olmadığı biberin, patlıcanın, domatesin değil fiyat tartışmalarının kendilerinin bile olmadığı dönemlerdi. “Şu geyikten bir parça kaldır, yarın öğlen yemeğinde yeriz.” diye bir şey yoktu.

O günlerden bir günün sabahında, atalarımızdan bir amcaoğlumuz uyanmamış. Uykuyu seven tembel mi tembel biriymiş. Kendisine “Kalk oğlum, kahvaltılık bir iki tavşan yakalayalım yiyelim.” demişler. Uykucu atamız, mahmur bir sesle “Amcaoğlu, gel bir otur, bir şey diyeceğim. Biz manyak mıyız? Her gün her gün dağlarda, taşlarda elimizde mızraklar geyik, tavşan peşindeyiz. Bir yerimiz, bir yurdumuz olsun. Sürekli dağda ovada nereye kadar? Bak, ben buğday diye bir şey buldum. Evcilleştirdim. Bir ekiyorsun, otuz veriyor. Gel, biz bu buğday işine girelim.” demiş. İşte o gün delikanlı atamız başının, belinin, boynunun akıbetini düşünmeden teklifi kabul etmiş. E tabii çiftçilik, marabalık zor iş. Ekmeye, biçmeye başlamışlar. Kazmasıdır, küreğidir derken birden delikanlı atamızın belinden fırt diye fıtık atmaz mı? İşte o gün bel fıtığı, boyun fıtığı, omurga ağrıları DNA’mıza işlemiş. Buğday almış başını gitmiş. Hatta elini alnına koyup “Şu bize doğru gelen bulut yağmur yüklü sanki.” tahminleri o dönemde başlamış. Hâlbuki eskiden öyle miymiş? Siz hiç Khal Drogon’un attan inince ya da ateşli sevişmelerinden sonra belini tuta tuta öfleyip püflediğini duydunuz mu? Lannister Ailesi’nin sofrada bulgur pilavı, kuru fasulyenin yanında soğan yediğini gördünüz mü?  Shae (Sibel Kekilli) bahsini ise milliyetçi duygularım yüzünden açamıyorum bile!

Ben bir çölyak hastası olarak delikanlı atamın avcı-toplayıcı genini taşıyor ve hastalığımı reddediyorum ki hasta olan zaten ben değilim; vücudun protein olarak kabul etmediği glüteni sindirebilen sizlersiniz. Sevgili Canan Karatay ablamız bas bas bağırıyor ‘Buğdaydan uzak durun’, diye. Dinleyen mi var? Allah aşkına, kısır diye bir yiyeceğimiz var. Yahu erkek yiyeceği olsa -burada cinsiyet ayrımı yapmıyorum- adı kısır değil İKTİDAR olurdu değil mi? Düşünün, o kadar anti afrodizyak ki adı kısır konmuş.

E tabii, bu buğday illeti sadece eklem ağrılarıyla kalmamış, her alanı etkilemiş. Savaşları bile… Moğol savaşçıları Orta Asya’dan çıktıklarında yolda ölen atlarını kesip, bindikleri atın sırtı ile eyerin arasına koyarak sürtünmeden ötürü pişen etleri afiyetle  bir güzel yiyorlardı. Şimdi size soruyorum: Ortadoğu’da sindirimi zor, mineral ve vitamin yönünden zayıf olan kısır, bulgur gözleme, su böreği, kol böreği ile  beslenen bir millet savaşları nasıl kazansın? Adamlar hiçbir şey yapmasalar bile hilal gibi dizilip, aynı anda “Hohh!” diyerek ağız kokularıyla düşmanı öldürebilirler.

Şimdi, bel ağrısı çekerken atamızın amcaoğluna sövebilirsiniz.

Toplamda - 40 yorum

Yeni bir yorum yaz
  • Sadun
    7 Mart 2019 saat 1:59 pm

    Kalemine sağlık Fırat abim.

  • Mehmet Net
    7 Mart 2019 saat 4:20 pm

    Şimdi, bel ağrısı çekerken atamızın amcaoğluna sövebilirsiniz. O zaman sövmeye başlayalım. Güzel bir ironi olmuş.

  • Vedat
    7 Mart 2019 saat 4:25 pm

    İnanılmaz güzel bir yazı bitmesini istemedim bel ağrısı çeken biri olarak:)

  • Burhan
    7 Mart 2019 saat 4:49 pm

    Akustik

  • Burhan
    7 Mart 2019 saat 4:50 pm

    Tavada balık gibi,

  • Tahsin
    7 Mart 2019 saat 4:50 pm

    Valla bende oluşan bu bel fıtığının kaynağını şimdi daha da idrak ettim sayende hocam

  • Filiz
    7 Mart 2019 saat 4:58 pm

    Güzel bir çalışma 👍

  • Zeynettin
    7 Mart 2019 saat 4:59 pm

    Çok güzel bi yazı tebrik ederim okurken güldürdü baya 🙂 , Bu arada Canan karatayı dinlememek daha iyi abi kadın ne dediğini bilmiyor 🙂

  • Özgür
    7 Mart 2019 saat 5:01 pm

    Uzun bir zamandan sonra keyif alarak okuduğum bir yazı oldu. Devamını bekliyorum takipteyim 🙂

  • Babayaga
    7 Mart 2019 saat 5:01 pm

    Varolan sorunları mizahi bir dille ele almış. Başarılı.

  • Özgür
    7 Mart 2019 saat 5:03 pm

    Uzun zamandan sonra keyif alarak okuduğum bir yazı oldu. Devamını bekliyorum takipteyim artık 🙂

  • Ramazan
    7 Mart 2019 saat 5:09 pm

    Etkileyici, okurken etkilenmemek elde değil kalemine sağlık devamı yazıların gelmesi ümidiyle

  • Anonim
    7 Mart 2019 saat 5:11 pm

    Harika olmuş

  • Rodi aydoğan
    7 Mart 2019 saat 5:16 pm

    Bu mekalenin içinde anlayana çok şey var, dram acı kin, ve en önemlisi günümüzün gerçek dünyası var..

  • Erkan
    7 Mart 2019 saat 5:21 pm

    Yüreğinize sağlık Ankara’dan sevgilerle…

  • Anonim
    7 Mart 2019 saat 5:23 pm

    Cok ogretici bi yazi olmus,tebrik edrm,kalemine saglik…

  • Bunyamin
    7 Mart 2019 saat 5:24 pm

    Cok ogretici bi yazi olmus,tenrik edrm,kalemine saglik…

  • Anonim
    7 Mart 2019 saat 5:27 pm

    Gerçekten muhteşem bi yazı ağzına sağlık

  • Esra
    7 Mart 2019 saat 5:36 pm

    Elime yüreğine sağlık çok güzel yazmışsın 🙂 başarılarının devamını diliyorum. Saygılar 🙂

  • abdullah
    7 Mart 2019 saat 5:40 pm

    Güzel bir yazı olmuş ama okurken belim ağridi:)

  • Kadir dündar
    7 Mart 2019 saat 5:40 pm

    eline sağlık lakin atamıza sövme konusu baya ilgimi çekti ☺️☺️

  • hakan
    7 Mart 2019 saat 5:43 pm

    tek kelime mükkemel kalemine sağlık

  • Serif
    7 Mart 2019 saat 5:47 pm

    Kalemine sağlık

  • sabiha
    7 Mart 2019 saat 5:47 pm

    amca oğlunu sövelim zaten başımıza ne geliyorsa atalarımızın uykucu halerinden geldi

  • Narin
    7 Mart 2019 saat 5:57 pm

    tek kelime mükkemel kalemine sağlık

  • Anonim
    7 Mart 2019 saat 5:59 pm

    tek kelime mükkemel kalemine sağlık

  • Narin
    7 Mart 2019 saat 6:00 pm

    tek kelime mükkemel kalemine sağlık

  • Narin
    7 Mart 2019 saat 6:01 pm

    tek kelime mükkemel kalemine sağlık

  • Savaş acar
    7 Mart 2019 saat 6:02 pm

    Kalemine sağlık, başarılı.

  • Anonim
    7 Mart 2019 saat 6:03 pm

    Çok güzel bir yazıydı. Başarılarının devamını dilerim

  • Burak
    7 Mart 2019 saat 6:06 pm

    Harika bir çalışma 👏🏼

  • Mustafa alp
    7 Mart 2019 saat 6:14 pm

    Güzel bir yazı

  • Hasan
    7 Mart 2019 saat 6:14 pm

    Güzel bir çalışma olmuş
    Tebrik ederim çalışmalarının devamını dilerim..

  • Büşra
    7 Mart 2019 saat 7:57 pm

    O ses Türkiye ile giriş yapıp konuyu önce Atalarımıza sonra kısıra nasıl getirir insan, gerçekten harika 😄👏👏
    Okurken güldüren bir yandan da düşündüren bir yazı.Merakla diğer yazınızı bekliyoruz ☺️

  • Bunyamin kurtay
    7 Mart 2019 saat 8:13 pm

    Son donemlerde okuduğum en güzel yazıydı ironi anlatımı ile yazıya renk katmış tebrikler

  • lorşin
    7 Mart 2019 saat 8:16 pm

    İlginç bi yaklaşım ama ne desem bilmem ki .. insanlık gelişmenin kolaylık yakalamanın diğer deyişle bedensel yembelliğin önüne geçemez ki beyin diye bi olgu oldukça yani .. şimdilerde ise ilkelliği yakalamak için beynini kurcalıyor insanlık

  • Çayıroğlu
    7 Mart 2019 saat 8:20 pm

    Güzel yazı ve farklı bir bakış açısından ele alınmış

  • Mustafa
    7 Mart 2019 saat 8:32 pm

    Guzel bi calisma tebrik ederim ☺

  • Ulviye
    7 Mart 2019 saat 9:45 pm

    Biraz toplumsal eleştiri, biraz ironi güzel sentezlenmiş bir yazı olmuş tebrikler…Buğday nerdeyse on bin yıldan bu yana dünya nüfusunun temel gıda maddesi olmuştur evet…Hatta 17 milyar baz genomuna bağlı buğday genomu, insan genomundan 5 kat daha büyük ve karmaşıktır… vay arkadaş kulağa pek havalı geliyor…Ama ben buğday konusunda ,canan hocayla hem fikirim…sürekli hamur işi ve türevlerini tüketenin kafası pek çalışmıyor.

  • Bünyamin ertaş
    8 Mart 2019 saat 9:49 am

    Çok güzel bir yazı Yüreğine sağlık..

  • Burhan için bir cevap yazın Cevabı iptal et

    Lütfen yorumunuzu yazınız

    Görüntü açıklaması

    Güvenli alışveriş noktası

    Hızlı ve güvenli ödeme