Görüntü açıklaması

Ücretsiz Sevkiyat

Hızlı ve Ücretsiz Gönderin

Görüntü açıklaması

Çevrimiçi destek

Nihai ve 7/24 Destek

Görüntü açıklaması

3d Güvenli ödeme

Güvenli Çevrimiçi Ödeme

Hepsi Zamansızda

Mağazaya git

Zihinsel Denemeler-3: Akıllı İradesizlik

Lokman Aktürk
1 Mayıs 2025
Image Description

Çağrı:

Eğer yeryüzündeki her varlığın işleyişini akıllı kontratlara tanımlayabilirsek, blokzincir sisteminde kendi kendini yöneten bir evren inşa edebiliriz. Bu evren, kusursuzluk içinde ve hiçbir müdahaleye ihtiyaç duymaksızın işleyebilir.

Teknoloji, artık sadece insanın isteklerini karşıladığı bir aracın ötesindedir. İnsanın düşünüş biçimini ve varoluş anlayışını dönüştüren bir varlık moduna geçmiştir. Teknolojinin alfabesi olan kodlar, hakikatin, düzenin ve varoluşun yeniden tanımlandığı bir dildir. Nesnelerin interneti, yapay zekâ, blokzincir ve akıllı kontratlar, bu yeni dilin harfleridir. Metafizik bir dönüşüm söz konusudur. Kodun ontolojisi, insanın tanrısallık arzusuyla kurduğu ilişkiyi ve bu yeni evrenin hem vaadini hem de tehdidini tartışacaktır.

Ontolojinin Grameri:

Tarih, olaylar ile kurulan iletişimin dilidir. Söz, yazı, sayı ve nihayet kod. Her biri, dünyanın anlaşılması ve şekillendirilmesi için bir araç olmuştur. Ancak kod, yalnızca açıklamakla kalmaz, aynı zamanda düzenler, işler ve hatta işlerlik kazandırır. Bu özelliğiyle kod, ontolojik bir varlığa sahiptir. Kod, dünyayı temsil etmez; onu yeniden inşa eder.

Modern çağda nesnelerin dijital izdüşümü, kodlar aracılığıyla gerçekleşti. Kod, nesnenin ne olduğu ile ilgilenmez ne yapacağı ile ilgilenir. Bu yönüyle kod, Aristoteles’in “form” kavramına benzer. Maddeye biçim veren, işlev kazandıran ilkedir. Fakat burada ilginç olan, bu formun artık insani dilde yazılmamasıdır. Makinelerin anlayacağı bir dille yazılmasıdır. Kodun ontolojisi, insanın Tanrı gibi yaratma arzusunu teknolojiyle buluşturduğu bir eşiktir.

Akıllı İradesizlik:

Akıllı kontratlar, blokzincir teknolojisinin kalbinde yer alan, belirli koşullar gerçekleştiğinde otomatik olarak çalışan kod yığınları yani yazılımlardır. Onları “akıllı” yapan, bir iradeye ihtiyaç duymalarından ziyade, iradeye gerek bırakmamalarıdır. Bu durum, iradeden arınmış bir düzen fikrini doğurur. Artık davranışlar önceden belirlenmiş koşullara bağlanmıştır. Böyle bir dünyada ahlak, özgür irade, tesadüf gibi kavramlar yerini deterministik bir düzene bırakır.

Bu yönüyle akıllı kontratlar, Leibniz’in “önceden kurulmuş düzen” anlayışını andırır. Leibniz, Tanrı’nın evreni bu şekilde yarattığını söylemişti ve ona göre her şey saat gibi işler. Blokzincir tabanlı akıllı kontratlar da benzer şekilde işler; dış müdahale olmaksızın, içsel bir yasaya göre. Fakat burada Tanrı artık bir aşkın varlık değil, kodu yazan insandır. Ya da daha doğrusu, kodu yazan kolektif oluşumdur.

Blokzincir: Tanrısal Olanın Dağıtılmış Versiyonu:

Tanrısallık, üç temel nitelikle tanımlanabilir. Her şeyi bilmek, her yerde olmak ve mutlak kudrete sahip olmak. Bu niteliklerin her biri, dijital çağın idealleriyle örtüşmektedir. Büyük veri (her şeyi bilmek), bulut teknolojileri (her yerde olmak), algoritmalar ve yapay zekâ (kudret). Blokzincir, bu özellikleri merkezi olmayan bir yapıda sunarak, Tanrı imgesinin modern bir izdüşümünü oluşturur: Dağıtılmış Tanrı. Artık mutlak otorite, merkezi bir güce bağlı değildir. Bütün ağın kolektif mutabakatına aittir ve herkes Tanrı’nın bir parçasıdır.

Dijital Kader:

Her yaratım süreci, yaratıcıyı sorumluluğa davet eder. Kodla evren kuran insan, bu evrende etik bir fail olma kapasitesini de üstlenmiş olur. Ancak bu yaratım, özgürlük mü getirir, yoksa zincir mi? Eğer her şey önceden kodlanmışsa, insanın karar verme yetisi nerede kalır sorusu hala cevap bulamayacaktır.

Kodlarla örülü bir dünyada, birey özgür görünür ama seçimleri sınırlıdır. Sistem, görünmeyen ama işleyen bir otoritedir. George Orwell’in “1984”ünde telescreen varsa, burada “akıllı kontratlar” vardır.

Ontolojinin Sorgusu:

Kodun bir dil olduğu fikri, onun aynı zamanda sınırları olduğunu da beraberinde getirir. Wittgenstein’ın “Dilimin sınırları, dünyamın sınırlarıdır” sözü, burada yeni bir anlam kazanır: Kodların sınırları, evrenin sınırlarıdır. Kodla tanımlanamayan şey, varlık kazanamaz. Bu durum, varlığı kodla sınırlı hale getirir. Böylece aşk, rastlantı, sezgi, anlam gibi kavramlar kod-dışı kalır. Ontolojik dışlanma yaşanır. Teknolojik felsefe doğum sancısı çekmektedir.

Yeni Evrenin Eşiğinde:

Blokzincir, kod ve akıllı kontratlar, insanın tanrısal yaratım gücüne dair tarihsel anlatının dijital çağdaki yeniden yazımıdır. Bu, bir yandan muazzam bir potansiyel içerir: Adil, şeffaf, müdahalesiz sistemler… Ama aynı zamanda büyük bir tehlike barındırır: Total kontrol, algoritmik kader, insani olanın kaybı…

İnsanın kendi tanrısını yaratma arzusu, nihayet kodla ete kemiğe bürünüyor. Ama bu tanrı merhametli mi olacak, yoksa mekanik mi? Belki de en büyük soru bu. Bu sorunun yanıtı, yalnızca teknolojide değil; felsefede, sanatta, etik düşüncede ve en önemlisi insanın kendisiyle kurduğu ilişkide saklıdır. Çözümleyemeyeceğiz bir şey daha var: “Duygu” Belki de, kodun asla erişemeyeceği yer, tam da burasıdır.

BİR CEVAP BIRAK

Görüntü açıklaması

Güvenli alışveriş noktası

Hızlı ve güvenli ödeme