Ücretsiz Sevkiyat
Hızlı ve Ücretsiz Gönderin
Çevrimiçi destek
Nihai ve 7/24 Destek
3d Güvenli ödeme
Güvenli Çevrimiçi Ödeme
Hepsi Zamansızda
Güvenli alışveriş noktası
Hızlı ve güvenli ödeme
Hızlı ve Ücretsiz Gönderin
Nihai ve 7/24 Destek
Güvenli Çevrimiçi Ödeme
Hızlı ve güvenli ödeme
İhsan Oktay ANAR’ın Puslu Kıtalar Atlası kitabının EPİFANİ KİTAP TOPLULUĞU Tarafından Değerlendirilmesi
İhsan Oktay Anar’ın 1995 yılında yayımlanan Puslu Kıtalar Atlası romanı, Türk edebiyatında özgün tarzı ve zengin kurgusuyla dikkat çeken bir eserdir. Tarih, felsefe, bilim, fantastik öğeler ve büyülü gerçekçilik unsurlarını ustaca birleştiren bu eser, okurlarını 17. yüzyıl İstanbul’unda geçen esrarengiz ve sürükleyici bir yolculuğa çıkarır. İşte romanın ana unsurları ve özellikleri:
1. Konu ve Olay Örgüsü
Roman, birçok karakterin farklı zaman dilimlerinde yaşadıkları maceralar ve olaylar etrafında şekillenir. Başkahraman Uzun İhsan Efendi ve oğlu Bünyamin, romanın merkezinde yer alan iki karakterdir. Uzun İhsan Efendi’nin “Puslu Kıtalar Atlası” adlı kitabı yazması ve oğluna verdiği haritalar üzerinden macera başlar. Kitap boyunca, bürokrasinin iç yüzü, toplumsal düzenin çarkları, felsefi tartışmalar ve fantastik olaylar iç içe geçer. Bünyamin’in kendi kimliğini araması ve babasının sırrını çözmesi, romanın temel olay örgüsünü oluşturur.
2. Temalar
Puslu Kıtalar Atlası, pek çok tema içerir. Bunların en önemlileri şunlardır:
• Gerçeklik ve Düş: Roman boyunca, gerçek ve düş arasındaki çizgi belirsizleşir. Uzun İhsan Efendi’nin dünya üzerindeki bilgiyi rüyalar aracılığıyla araması, bu temayı sürekli canlı tutar. Karakterler hem fiziksel dünyada hem de düşsel yolculuklarda kaybolurlar.
• Felsefe ve Bilgi Arayışı: Roman, özellikle Descartes’ı temsil eden Rendekar karakteriyle birlikte felsefî sorulara derinlemesine dalar. “Düşünüyorum, öyleyse varım.” düşüncesi, eserin temel felsefî sorularından biridir. Roman; bireyin kimliği, dünya bilgisi ve varoluşu sorgulaması üzerine yoğunlaşır.
• Medeniyet ve Kaos: 17. yüzyıl Osmanlı İstanbul’unun kaotik yapısı, bireylerin kendi kaderleri üzerindeki kontrolsüzlük hissi ile birleşir. İmparatorluk bürokrasisi, güç oyunları ve sosyal düzenin kaotik yapısı, medeniyetin karanlık yüzünü gözler önüne serer.
3. Karakterler
• Uzun İhsan Efendi: Romanın ana karakterlerinden biri olan Uzun İhsan Efendi, bilim ve bilgiye düşkün, mistik bir figürdür. Haritalar ve rüyalar aracılığıyla dünyanın sırrını çözmeye çalışır. Felsefî arayışları, Descartes ve diğer filozoflara göndermeler içerir.
• Bünyamin: Uzun İhsan Efendi’nin oğlu olan Bünyamin, romanın gelişim sürecini takip eden bir karakterdir. Babasının gizemli yönlendirmeleriyle bir maceraya atılır. Bünyamin’in yaşadığı içsel yolculuk, varoluşsal bir arayışa dönüşür.
• Ebrehe: Kurgunun kötü karakteri olarak öne çıkan Ebrehe, entrikaları ve güce düşkünlüğüyle dikkat çeker. Osmanlı bürokrasisi içerisindeki güç savaşlarında aktif rol oynayan bir figürdür.
• Rendekar: Descartes’ı sembolize eden Rendekar karakteri, felsefî düşünceleri ve bilimsel yaklaşımıyla romandaki olaylara farklı bir bakış açısı kazandırır.
4. Anlatım Tarzı ve Dil
İhsan Oktay Anar’ın dil kullanımı, romanın en dikkat çekici yönlerinden biridir. Eski Türkçe, Osmanlıca, halk dili ve felsefî terimler iç içe geçmiştir. Yazar, mizahî ve ironik bir üslupla karakterlerini ve olayları betimler. Özellikle bürokrasiyi ve sosyal yapıyı hicveden anlatımlarıyla okura eleştirel bir bakış sunar. Dilin zenginliği ve karmaşıklığı, okuyucunun dikkatini çeker ve ona edebî bir haz sunar.
5. Mekân ve Zaman
Roman, 17. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu’nda, özellikle İstanbul’da geçer. Bununla birlikte, fiziksel dünya ile düş dünyası iç içe geçer. Osmanlı dönemi İstanbul’unun karanlık sokakları, sarayları, kahvehaneleri, karanlık ve esrarengiz olaylarla birleşir. Zaman kavramı ise roman boyunca esnektir; geçmiş, gelecek ve rüyalar arasında gidip gelen bir anlatı sunar.
6. Büyülü Gerçekçilik
Puslu Kıtalar Atlası, büyülü gerçekçilik türüne örnek gösterilen bir romandır. Gerçeklikle düşsel unsurlar arasında ince bir çizgi bulunur ve her iki alan da birbirine sızar. Fantastik olaylar, karakterlerin sıradan yaşamlarında doğal bir şekilde yer alır.
7. Felsefî ve Tarihî Referanslar
Roman, sadece Descartes’a değil, aynı zamanda pek çok filozofa ve tarihteki bilim insanlarına göndermeler yapar. Eser; bilim, felsefe ve tarihin kesiştiği noktada durur. Osmanlı tarihinin belirli unsurları, romanın arka planını oluşturur ancak bunlar felsefî tartışmalar ve fantastik kurgularla birleşir.8. Sembolizm ve Alegori Romanın pek çok karakteri ve olayı sembolik anlamlar taşır. İhsan Oktay Anar, tarihsel ve felsefî karakterleri alegorik bir dille ele alır. Özellikle Rendekar karakteri, Descartes’ın felsefi düşüncelerine dair alegorik bir temsil sunar. Diğer karakterler de farklı insan tiplerini ve dünya görüşlerini sembolize eder.
Sonuç
Puslu Kıtalar Atlası; tarih, felsefe, bilim ve büyülü gerçekçiliği harmanlayan, derin bir düşünsel zenginlik sunan bir romandır. İhsan Oktay Anar, karmaşık bir dil ve ustaca işlenmiş karakterlerle okuyucuyu sadece bir hikâyeye değil, aynı zamanda düşünsel bir yolculuğa davet eder. Roman, hem Osmanlı dönemini tarihsel bir zeminde ele alır hem de evrensel felsefî sorulara değinerek edebî değerini pekiştirir.(Kadir BİLGİÇ’in Yorumu) ⬆⬆⬆
Hayal gücü, kurgu, üslup… Her şeyiyle övgüye layık bir eser.(Hicran DOYAN’ın yorumu) ⬆⬆⬆
Bir iki anakronik hata dışında çok güzel bir dönem romanı. (Mehmet Ali BAŞKURT’un yorumu) ⬆⬆⬆
Hadi çıkalım düşüncesinden benin… Ben; bir çok insanda, birçok yerde… Bir karanlığın boşlukta bıraktığı metal bir sesim, ben. Sesim, benden, bilmediğim bir zaman uzaklıkta… Bazı kaybedişlerle ya da bazı karşı çıkışlarla düşmüyor yaşam yakamızdan. Çıkıp bir ölümün çukurundan yenisini keşfediyorsun. Bilgi, döngüsel arama, sonu gelmeyen merak; hiçbir koşulda bırakmıyor gezginliği.. Kuzeye doğru bir yolculuk bu… Uzun İhsan Efendi’ye göz olun, kulak verin: “Macera büyük bir ibadettir. (…) Dünyadan ve onun binbir hâlinden korkma. (…) Adına Dünya dediğimiz kitabı oku.”(Meryem AŞKAR’ın yorumu) ⬆⬆⬆
“Yaşanılanlar, görülenler ve öğrenilenler ne kadar acı olursa olsun, macera insanoğlu için büyük bir nimetti. Çünkü dünyadaki en büyük mutluluk, bu Dünya’nın şahidi olmaktı.”(Mehmet Zeki DEMİR’in alıntısı) ⬆⬆⬆
“Ey kör! Aç gözünü de düşlerden uyan. Simurg’u göremesen de bari küçük bir serçeyi gör. Kafdağı’na varamasan bile hiç olmazsa evinden çıkıp kırlara açıl; böcekleri, kuşları, çiçekleri ve tepeleri seyret. Bırak dünyanın haritasını yapmayı! Daha hayattayken bir taşı taşın üstüne koy. Gülleri ve bülbülleri göremeyip gün boyu evinde oturan adam Dünyanın kendisini hiç görebilir mi?”
(Zahide ALTIN’ın alıntısı) ⬆⬆⬆