I. Methiye (Gövdenin Şarkısı)
Sen bir duasın; arzdan arşa uzanan bir yol. Her daim kendine varan evrende cebr dairesi ve ayrıca derviş ocağı.
Saçların gecenin büyüsü; kalem, kelâm ve hür karanlık, bin söylev ve bin çizim. Şaşkın bir Mem konuşur burada.
Gözlerin bir umman ve ayrıca muazzam bir zindan; devleri ve perileri dize getiren zebercet zifiri masal.
Suretin su damlası; gökyüzünün mavi mührü ve ayrıca Habil ile Kabil arasındaki kavga İklima.
Boynun Ledün ilmi; gizli bir can. Nefes alıyorsun. Bütün hayat oradan dökülüyor üzerime.
Göğüslerin mavi bir gölge; derin, yeşil, serin ve bir vaha vadi.
Omurgan bir yılan kıvrımı; divit kalemi susar ve der ki, zehirli bir ter damlası.
Karnın gizli bir define; rahminde tüm insanlığın varlığı. Devam, daim ve tanrıya uzanan toprak bir yol.
Bileklerin gökkuşağı inceliği; renkli, efsunlu ve baş döndürücü kâinat boşluğu.
Gövden ikindi üzeri güneşi; sarı, haki ve kahverengi.
Yürüyüşün kırmızı toprak; Akdeniz cengi ve Ege tanrılarının kalbine saplanan maki iğnesi; sert, asil ve dişi.
II.Methiye (Gönlün Şarkısı)
Nefesin okyanusun dibi; derin, mavi ve karanlık.
Kayıp bir uyku halisin; derin, uzak ve büyülü.
Sesin bir İranî gece; nazın ve sancının dansı, tok bir alacakaranlıktan yankılanan ince ve beyaz bir tül.
Sabrın, derinliğin zarafeti, bir kadının kucağı ve kokusu.
Ruhun gövdeme ağır gelen bir yük; bin katar, bin karanlık, bin boşluk ve bir erguvan ipeği.
Zaman sende döner; eteklerin dört kitabın gölgesi ve on yedi bin iki yüz otuz dört kelimenin pervanesi.
Sana seslenmek; iki yüz doksan bir harfin on sekiz bin âlemin her birinde yankısıdır. Kalbin gizli bir ilim; Cebrail buradan fısıldar bana. Uğuldamalar içerisinde sessizlikler yatar.
Toplamda - 1 yorum
Devamını bekleriz