Zaman eşkıya olmuş. Tüm sevincimi, hayat hakkımı bir teraziye koymuş göndermiş sıratın köprüsüne, bir cehennem vaktine.
Zaman bu; ne mal takmış ne mülk ne mevki ne ilim ne de bilim. Binmiş bir fırtınanın sırtına, inmiş bir şimşek gibi beynimin en derin kuytularına; keskin bir hançer gibi kalbimin en orta yerine, tam şuraya: Yüreğime… Bir sele dönüşmüş. Akar, gürler, delirir; savunmasız, masum, güzelim düşlerimin şah damarlarında.
Ne desem ki? Yüreğim akrep kıskacında; ne yâra yaradı ne yere ne de zara… Ne yâr gördüm inadına kar çiçeğine dönüşen ne zar gördüm bir kere bile düşeşine zorlayan ne de dost gördüm ay vakitlerinde suya hasretliğimi gideren. Kent de görmedim, dağların kucağında üşüyen ellerimi ve yüreğimi alıp koynuna doyasıya ısıtan.
Bu ne kin ya Rab! Ne şiddet ne sefalet? Bir gün de insafa gel hayatın hırçın, yakamoz çocuklarına! Güzelliğindir onlar, gücün, heybetindir. Anlamındır her şeye dair. Birer çocukturlar kentlerinin sokaklarında; kimliğe ihtiyaç duymadan, elleri yan ceplerine gitmeden, kaygısız ve umarsızca her yerde kimliksiz ve hukuksuz dolaşmalara cüret eden. Ama insana dair insanî ne varsa kaygısızca birer fedaisi olan. Ay vaktiydim, kalbim çocuktu.
Ah yüreğim! Akrep yuvasındasın çekilsen düşlerin ağlar, tarumar olur kar beyaz umutların. Kalsan zehirli yağmurlara kurban gidersin, bir sürü çıyan üşüşür başına, ihanet yüklenmiş rüzgârlar kavgandan vazgeçirtir, çöllere sürükler küllerini.
Bana anlam yarat ey hayat! Anlam ver, cüret ver, vicdan ver ve derman ve mekân ki cennetin bahçeleri yetmesin suskunluğuma.
Ah yüreğim! Arı kovanındasın; gitmezsin, kaçmazsın, susmazsın bilirim. İbrahim inancındasın; alır küllerini rüzgârlara sunar, sulara iz düşersin. Kim demiş İbrahim yanmamış diye, yürekten yanmış hem de.
Geç kalma ey sevgili! Açık olsun penceren. Kekik ve reyhan kokusuyla karşıla beni gecenin bir yarısında. Bembeyaz geleceğim, dudağına konup çekip gideceğim. Kaf dağlarına varıp Zümrüdü Anka’ya dönüşeceğim. Çocuktur hâlâ kalbim, ilk günkü kadar suyun azizliğinde.
Beni arama, sorma ve düşünme; çünkü dağlara sığınıp mevsim döndüğünde zamana dönüşeceğim, vicdanına, bir soğanlık katığına anne…
Bir rüya göreceğim
Uyanamayacağım bir uykuda
Beni bil sevgili, unutma
Beni bil anne, üzülme
Kerem olup biterim
Mecnun olup giderim
Hallac-ı Mansur olup
Enel Hak derim
Ömer- i Hayyam olup
Şaraplarda yüzerim
Hassan-ı Sabah deyip
Semahlarda gezerim
Ben ben olup
Sen olmaktan çıkarım
Ben seni artık sevgili(m) anne
Sensiz yaşarım. Ay vaktiyim, kalbim çocuk ve elbet bir gün arı kovanları çürür, akrep kıskaçları çözülür. İşte o gün sevgili(m) anne kalbim kavgayı bırakır; beynim bütün zamanları hırkasına yükleyip halaylarla, semahlarla gelir kapına dayanır.
Toplamda - 2 yorum
Bana anlam yarat ey hayat! Anlam ver, cüret ver, vicdan ver ve derman ve mekân ki cennetin bahçeleri yetmesin suskunluğuma.
Ah yüreğim! Arı kovanındasın; gitmezsin, kaçmazsın, susmazsın bilirim. İbrahim inancındasın; alır küllerini rüzgârlara sunar, sulara iz düşersin. Kim demiş İbrahim yanmamış diye, yürekten yanmış hem de.
TEK KELİME İLE MUHTEŞEM DİZELER.
TEBRİKLER DR.GANİ TÜRK
Derin bir bilgi birikim ve felsefi hazinesi olanların her yazdığı okunmaya değer. Ellerine sağlık Gani Türk.