Görüntü açıklaması

Ücretsiz Sevkiyat

Hızlı ve Ücretsiz Gönderin

Görüntü açıklaması

Çevrimiçi destek

Nihai ve 7/24 Destek

Görüntü açıklaması

3d Güvenli ödeme

Güvenli Çevrimiçi Ödeme

Hepsi Zamansızda

Mağazaya git

Escherian Merdiveni

Zeynep Çelik
5 Nisan 2022
Image Description

Yalnızca kendimi umursayarak devam etmeye çalıştım. Olan tüm o şeylerin içinde sadece kendimi. Bir direniş bayrağı astım zirveme. Yerin binlerce kat dibindeymiş salınışım. Bayrağı tersine dikmişim. Önemsediğim ne varsa veda ettiğim onlar değilmiş. Onca zaman kendimi kandırdım zannettiğim kandırmak değilmiş. En büyük yalanı şimdi söylüyorum kendime. Ve en büyük doğruyu. Umursadığım benmişim gibi davranmak kendime sahnelediğim tek perdelikmiş. Bitmeyen bir tek perde. Perde kendimle aramdaymış. Umursadığım senmişsin. Umursadığımı sandığım kendimle seni de kandırmışım umursamıyor gibi. Seni umursuyorum. Bir umursananın çok bilinmeyenli bir umursanmayanı bölüşünü izliyorum. Olasılığımızın hiçbir formülün ortaya çıkaramayacağı kadar yokluğunu… İnanmadığım günahla günah oluşuna gülüyorum bir de. Öyle işte. Öylece olan gibi. Kalamadığım. İnsanın kalbi acır mı? Dirseğini sivri yere çarptığın zaman kadar gerçek bir acıyla? Yaşamak tutkusunu yenebilecek kadar. Önüne geçip, “Arzunu şimdi daha derinden hisset, hisset ki daha da acısın,” dercesine duvar olmuş kalp. “Aş beni,” diyor. Küçükken bir ağaca hiç tırmanmamışsın, bir duvarı aşabilir misin şimdi? Sen kucağına düşen erikleri yedin. Pencereye yakın olan daldan alabildiğin kirazla yetindin. Sana sunulanın aksinin riskine girmedin. Girmedikçe biriktirdin. İçinde. İçinde büyüdü tırmanışların. Bilmediğin şeyin inişini düşünmedin. Karşında bir duvar. Yenmeyi bilemediğin. Tırmansan inemeyeceğin. Sen baş aşağı düşmeyi hak eden birikmiş yığını. Bayrağın olduğu yer senin yerin. Yedi kat göğün olabilecekken yedi kat yerin… Yerin kendi yanın değil. Değil mi ki hep kendin? Eriği tuza ban sen. Tekila limon tuz sana göre değil. Hayal kırıklığına iyi gelen şeyler harcın değil. Hiçbir şeyi umursamama vakti. Sen dâhil. Ellerini aç. Kendi elini avcunun içinde sıktığın yetti. Dokun bir yere. Dokuyu hisset. Kendini ara. Peşine düştüğün izi unut. Çocukluk totemi. İşaretler yoktur. Mucizeler de. Gerçek de yoktur. Yalan şeffaf bir kılıf olarak geçmiştir hepsine. Bazen çilek kokulu, bazen hazzı uzatıcı. İnandırıcı. Gerçeğinden ayırt edilemeyen. Yalan kusar kendini kendi içine. Sana bulaşmaz. Hissetmeyince görmezsin de. Bulmak adına yırtık bağlarınla yürümeyi deneme. Sen kendini yarı yolda bırakırsın. Dinle beni. Başa dön. Ağaca tırman. İnmeyi öğren. Kılıfı çıkar. Bir şeyler yap işte. Gidiyorum ben.

Var olan izleri kabullenip katladım kâğıdı. Önce ortadan, ortanın ortasından… İçine kapadım yazılmış ne varsa. Taşıyacak yeni izler ekleyip katlasam küçülecek ama kalınlaşacak bir yandan. İçime sığamayacak hale gelecek. Küçük ama büyük. Sığabilir ama ağır. İçine… İçine… Kendi içine… Hapsettim. Bıraktım kitabı banka. Mektubu kitabın içine. Kendimi yola. Anlaşılmaktan çok anlamak için yazılmış. Cevabını alamayacağını bile bile sormak, “Ben inandım,” demek belli ki. “İnandığımı ver,” bencilliği. Sende ben buna inandım. Dönüştürülemez bir tutunmuşluk bağnazıyım. İnsanın kalbi acır mı? Bunu ben kendime soruyorum. Kalbin tüm duygulara verdiği tepkilerin betimlemeleriyle inandırılmış düzlemden sıyrıldım. Soyut değildi. Okuduğum an bir şey… Okudum… Bir şey… Hissettim… İğneli eldiven giymişsin. Dokunuldukça kanadım ve dokunulmadım. Eline ulaşamadım.

Nerede kaldığımı düşünüyordum mektubu açmadan önce. Nerede ve nasıl? Son hissimin ne olduğunu çıkarmaya çalışıyordum. Bölünmüşlüğümü hatırlıyorum sadece. Evet, bölünmüşlüğüm. Hiçbirine tam olamayışımın yarımlığıyla eksildikçe eksilmişlik yitikliğinde tammış gibi davranma zorunluluğum. Yaşam bunu gerektirir. Kimse senin içindeki patırtıyı duymaz. Senin başkalarındakini duymadığın gibi. Duymazlıktan geldiklerin var bir de. Seni duymazlıktan geldikleri gibi. İnancının eksiliği de eklenir üstüne. Tanrı’ya değil. Birine… En çok kendine. Esas inanç. Kendine inanırsan her şeye inanırsın. Tüm olabilirlere. İhtimaller dönüşür. Dönüşen her şey seni dönüştürür. Büyümeyi öğrenirsin. Birine tutunmak tutulmakla eşdeğer midir? Değerdir. Düşmeyi öğrenmek istiyorsan değer. Düşmekten kaçmanın sürükleyeceği telaş kırılan bacaktan kötüdür. Nerede kaldım? Mektubu içine koyduğum kitabı bıraktığım bankın sabitlendiği yolun dönüşünde. Yalnızca kendimi… Olmaz. Ayağım taşıma takılır. Kendime tuzak kurarım. Hep döner o kitabı alırım. Banktan daha sabitim. Israrcıyım. Ben çözülmem. Yazamam böyle bağırarak. Söyleyemem de hiç. Ben, kitabın içindeki dörde katlanmış mektup. Ben, gerçeğe geçmiş kılıf. Yol yok gidebileceğim. Gitmeyi seçtiğim falan da yok. Bile isteye bırakıyorum kendimi bin bir işkenceli inilmez çıkılmaza. İllüzyondan ibaretliğini bile, kanmayı isteye. Geliyorum ben. Hep.

Önceki makale Şair Mehmet Altun’un yeni şiir kitabı çıktı
Sonraki makale Ellerin İcat Olduğu Vakitten Beri

Zeynep Çelik

1988 yılında Eskişehir’de doğdu. Lise yıllarında özel bir tiyatroda sahne eğitimi aldı. Balıkesir Üniversitesi Mimari Restorasyon Bölümünden mezun oldu. Anadolu Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde eğitimine devam etmekte. Dağhan Külegeç Yayınlarında düzeltmen. 2016 yılından itibaren Yaratıcı Yazarlık Atölyesi öğrencisi. Distopya ve Apartman dergilerinde öyküleri yer aldı.

BİR CEVAP BIRAK

Görüntü açıklaması

Güvenli alışveriş noktası

Hızlı ve güvenli ödeme