Ücretsiz Sevkiyat
Hızlı ve Ücretsiz Gönderin
Çevrimiçi destek
Nihai ve 7/24 Destek
3d Güvenli ödeme
Güvenli Çevrimiçi Ödeme
Hepsi Zamansızda
Güvenli alışveriş noktası
Hızlı ve güvenli ödeme
Hızlı ve Ücretsiz Gönderin
Nihai ve 7/24 Destek
Güvenli Çevrimiçi Ödeme
Hızlı ve güvenli ödeme
‘Hüzün ki en çok yakışandır bize’ demiş şair. Coğrafya kaderdir sözünün kedere dönüşmüş imgesi gibi bir dize bu. Aklım dağınık ve kırışık tınılarla daha çok karışıyor. Bir sabah uyanıveriyoruz, bir şehir beton yığınları altında kalıyor. Bu hangi kelimenin tarifidir bilinmez. O sabah uyanmış/uyanamamış olanlar için acının tanımı daha farklıydı. Tüm olumsuz duyguların aynı anda yaşandığı, neye uğradığını anlayamadığı, orada olup olmadığını bile hissedemeyen bedenler ile sevdiklerinin yardım çığlıkları arasında olan karıncalanmış beynin, elin, ayağın yer kabuğunda yıkılmış haliydi. Acının bedenimize gömüldüğü o andı. Geçmişimizi süsleyen o mutluluk yerini bedenimize gömülen acıya bıraktı. Fakat insan, hayata her şeye rağmen nefes nefese koşturup yeniden başlar. Kainatı kuşatan ilahi feryattan umut yüzlü yarınlara yeniden başlamak istedim. ‘Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim ki bu yaşlar, utangaç boynumun kolyesi olsun’ dizeleri ile sancılarımı kabul ettim. Değiştirmek istediğim bütün olumsuz duygularımı toprağa gömmek istedim. Toprak negatif enerjiyi alırmış, büyüklerimiz böyle derdi. Bu topraklar Zeus’un oğlu Apollo’nun Defneye olan aşkından ağlayıp şelaleye döndüğü, Asi’nin kendi çizgisinde ters aktığı, avuçlarımıza Akdeniz kokusunu alıp gökyüzüne kuşlarla gönderdiğimiz, çocukluğumuz, anamız babamız, kadim geleneklerin kök salmış yeri. En çok da yaz telaşında olup kumsala koştuğumuz nergis kokulu sokaklarla dolu bu topraklar.
Yüzümde yürüdüğüm yolları tanıyamamanın hüznü var. Ellerimde günahkar cam kırıkları, gözlerimde evrenin acı çehresi ve ruhumda tanımlanmamış sancılar vücut buldu. Koca mezarlığa dönüşen şehirlere ağladım, kırık aynalara küstüm, eski sokaklarıma kanamış hayallerimi bıraktım. Yıkım güllesi gibi duran bu sokaklar ağıtlardan, feryatlardan ibaret. Acıdan güneş patladı, yer çatladı. Gözümün önünde cehenneme dönen beton yığınları ile bağrımı açıp nefes alıyorum. Artık fikirlerime kan gitmiyor da ‘Gel gelelim, beter bize kısmetmiş, Ölüm böyle altı okka koymaz adama’ sesiyle devam ediyor şairler acılarıma tercüman olmaya. Tarih her gün yüzünü örtse de sevdiklerimizden bize kalan acı bir hatıra bu. Heybemdeki duygular yaşanılacak gibi değil. Hangi insan dayanır buna? Dayanılmaz sancılarım ile tüm duygularımı kabul edip yaşıyorum. Bir sancım kızını umutla yüreğinden öpen babanın arşa yükselen feryadında ‘ Ellerin ellerimdeki cennet parçası, kalsın çaresizlik hırkamızda, Bilmem nasıl biter bu acı, gecede buz tutmuş bu zaman, yıldızlar çaresizliğimize ışık olurken, zambak solgunu kimsesizliğimizi öptüm, üşüdün, tepeden tırnağa üşüdük, faili meçhul ölüme gittik, ellerin ellerimde, üşüdük, çiçeklerle örtülü baharlar kurdum, kuşlar kederli’
Cehennem ateşini söndüren iman nuru adına. Annemin yazması kara, babamın sesi yedi sema gürleyen şahı merdan. Sesimizi duyan var mı?
Şimdi söylesenize bana, insan sesi hangi bulut gövdesinde ?