Görüntü açıklaması

Ücretsiz Sevkiyat

Hızlı ve Ücretsiz Gönderin

Görüntü açıklaması

Çevrimiçi destek

Nihai ve 7/24 Destek

Görüntü açıklaması

3d Güvenli ödeme

Güvenli Çevrimiçi Ödeme

Hepsi Zamansızda

Mağazaya git

Zaman Pazarı

Gani Türk
6 Ağustos 2019
Image Description

“Günlerden, günü bin yıl ömürlü bir Pazar günü akşamıydı. İn-cin herkes dışarıdaydı. Yok hükmünde serseri bir zaman diliminde Bilge Ay Dede ve Güneşin Çocukları, önüne gelen ile çarpıp, oradan oraya yok olan yıldızlar ile gökyüzü tarlalarında cirit atıyorlardı.

Günlerden saati bin gün ömürlü Pazar çarşısıydı. Yine herkes oradaydı, fakat hiçbir malın ve düşüncenin alıcısı yoktu, ölü fiyatındaydı özgürlük. Birden hüzün bulutlarına doğru yol alan yanık bir türkü yayıldı zamana.

Tek mülküm bedenim kaldı

Gel artık

Gel de al beni

Ey yazgı

Bin yıllar hükmündeki saniyeler hemen oracıkta dakikalara yaşlandı ve zaman dondu. Çok geçmedi, bir elinde asası, bir elinde kamçısıyla süzülüp geldi yaşlı büyücü. Oturdu hüzün yüklü bulutların üstüne, kamçılamaya başladı rüzgârı. Hüzün isyana dönüştü. Çözüldü zaman, suya dönüştü. İnce, uzun ve derindi tiz ve tez sesli yaşlı büyücünün kamçı sesleri.” 

Yanında bir damla zaman harcadığım yaşlı teyze ile sanki ufuk çizgisinde aynı noktaya bakıp zaman pazarında farklı şeylerin pazarlığındaydık.

Dikkatimi çeken tek şey, önündeki eşarba iğne, iplik, tahtadan taraklar vs. serilmiş görüntüye aldırmadan, bulunduğu konum ve zamandan kopmuş bir şekilde gökyüzü derinliklerine uzunca bakan teyzenin durumuydu. Bir eli toprak ile temastaydı, sanki avuçladığı toprağı sıkı sıkı yakalayıp hapsetmişti. Modası geçmişti pazarladıklarının, soran eden de yoktu zaten. Yine de ve inadına hala zamana direnen teyze kadar umutla direnemedim ufuk çizgisinde kalmaya.

Pazarda boş boş dolanırken hem gökyüzündeki mavi dünyayı görüyordum hem de yeryüzündeki pazar tezgâhlarında sergilenmiş envaı çeşit yiyecek, içecek ve giyecekleri. Sanki ruhum ortadan ikiye bölünmüştü ve ruhumun duru olan yarısı beni terk etmişti. Çöplüğüme geri dönmüştüm. Hormonlu, hileli dünyaya! 

Yaşlı teyze de eskiciler diyarına göçmüştü, ruhu bir bütün olarak gitmişti. Oradaydı, çömelmiş bir şekilde bulutların üstünde. Bir asaya bezeyen elinden yağmur yağıyordu, topraktan bir yağmur.

Yağmur yağıyordu mülksüzlerin yüzü hürmetine. Sanki gökten yağmur adına tek mülkü bedeni olan mülksüzler yağıyordu.

Bomboştu pazar, herkes birden kaybolmuştu. Ortalıkta ayağa kalkmaya mecali kalmamış yaşlı teyze kalmıştı, bir de ben…

Yaşlı teyze ile birbirimize bakarken bakışları sessizdi, insan hiçbir anlam elde edemiyordu. Pazarlığımız devam ediyordu. O kalkamıyordu, ben gitmek istemiyordum. Gidip elinden tuttum, elimi sıkıca tuttu ve ayağa kalkmaya çalıştı. Boşaltılmış yanı başımızdaki bir çadırı mesken edindik.  Yaşlı teyze bir kere bile olsa tezgâhına dönüp bakmadı.

Bayram arifesiydi…

Bir damla zaman ne çok uzun sürmüştü. Herkesin mutlak türküsü olacak olan o hazan türkü zamansız gidişler dışında ne de çok yaşlıydı.

Önceki makale Araf
Sonraki makale Dinocu Antropolojik Yaklaşım ve Sadece Şeyma

Gani Türk

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunudur. 2001 yılında yayınlanmaya başlanan ve yayını iki yıl süren Ütopya Kültür Sanat Edebiyat Dergisi’nin kurucusudur. Daha önce Söylem, Damar, Ütopya, Roman Kahramanları gibi edebiyat dergilerinde şiir, deneme ve yazıları yayınlandı. Yayınlanmış “Cennetin Havarileri, Zamansız ve Hazan Kıyısında Aşk” isimli üç romanı mevcut.

BİR CEVAP BIRAK

Görüntü açıklaması

Güvenli alışveriş noktası

Hızlı ve güvenli ödeme