Tınıları anne sesi olan türkü dolusu odalarda
Yüzün kandil ışığını söndürdü
Bildik mi yaşamayı bu yangın yerinde
Hırkasına güneşi saklayan annenin tuttuk mu yüreğini
Bu yürekte ağzımdan dökülen ruhum,
Cesetti bedenimin harman yerinde
Bedenim ‘sen’ olmalıydı tüm yırtılışlarımdan kaçıp sığınacağım
Korkuya sığınmış bu çağda yaşamak
Atomun parçalanıp modern köleleri yaratması ve
İnsanın ölümden sonrasını bilmediği bir zaman dilimi,
Görmediği Tanrı adına konuşanların hüküm sürdüğü bir çağ
İnsan Tanrı kelimesini çok konuşunca
Tanrı kadar bildiğini sanır kendince, oysa
İlkel zaman sanrılarındaki nefeslerde vardık biz
Ve söyledik birbirimize türkülerimizi
Yorgun, yaralı seslerimizle
Türküler ruhumuzu uyuttu buz tutmuş ormanlarda
İskenderiye’de yangına direnen kitap kokusundaki ruhum
Şeyhlerin Trabi duasında yüzüme üflemesi ile
Canlandı amin diyerek ve sonra
Hiçbir şeye sahip olmadan yaşanan bir Sebt günü
Akdeniz ormanında yürüdüm kendime varmak için
Kendim, koca peygamber dirilişi
Diriliş, evrenin korkunç ahengi.
Ücretsiz Sevkiyat
Hızlı ve Ücretsiz Gönderin
Çevrimiçi destek
Nihai ve 7/24 Destek
3d Güvenli ödeme
Güvenli Çevrimiçi Ödeme
Hepsi Zamansızda
Güvenli alışveriş noktası
Hızlı ve güvenli ödeme
Toplamda - 1 yorum
Arzu, Hanım şiiriniz bir duygu ordusu gibi art arda dizilmiş. Olası bir savaşta ilk safta savaşa hazır. Fakat bir bahar rüzgarı gibi ilerleyen şiirin bazı sözcükleri sanırım ahengi yoruyor. Eski kelimelere olan ilginizden mi ileri geliyor, bilemiyorum. Sendelese de ayağa kalkmayı biliyor. Şiirde mana aramak bülbülü eti için öldürmektir, denir. Kimi de ”Şiir yapılan bir şeydir.” Sizce?