Görüntü açıklaması

Ücretsiz Sevkiyat

Hızlı ve Ücretsiz Gönderin

Görüntü açıklaması

Çevrimiçi destek

Nihai ve 7/24 Destek

Görüntü açıklaması

3d Güvenli ödeme

Güvenli Çevrimiçi Ödeme

Hepsi Zamansızda

Mağazaya git

Pembe Pati

Image Description

Aden, güneşli havalarda ailesiyle pikniğe gitmeyi çok severdi. Bugün tıpkı o sevdiği günlerde olduğu gibiydi; ışıl ışıl güneş, masmavi bir gökyüzü, şakır şakır öten kuşlar… Annesi, eşyalarını toplaması için Aden’e yarım saatten az bir vakitleri kaldığını söylemişti. Günün güzelliğine hayran kalarak vaktinin yarısından fazlasını harcadığının farkında olduğunda, annesinin azarından kaçmak için çok geç kalmıştı.

 Anne:

-Aden! Hala hazır değil mi eşyaların? Çantanı ihtiyacın olan araç ve gereçlerle doldurman için her zaman yanında olmayacağım. Bir plan yaparken önceden hazır olmak adına birtakım şeylere ihtiyaç duyarsın. Planın ne kadar eğlenceli olursa olsun, çantanda elin kirlendiğinde ulaşabileceğin temizleme mendili, üşüdüğünde giyinebileceğin bir hırkan olmalı.

Aden:

-İyi de anne, bunların hepsini sen zaten piknik sepetimizin içine koyuyorsun. Hırkayı da şimdi yanıma alırım olur biter. Beni neden uğraştırıyorsun ki!

Annesi verilen cevaptan huzursuz olmuştu ama hatasını anlaması adına tekrar uyarmayacaktı.  Aden’in şimdiden dışarı çıkmak için hevesi kaçmıştı. Oysa uyandığında sırasıyla oynayacakları oyunları düşünmeye başlamış, Zülal ile uzun bir aradan sonra buluşacakları için de çok mutlu olmuştu.

Bu düşüncelerle beraber arabanın arka koltuğuna yerleşti. Emniyet kemerini takmayı ihmal etmedi; babası ona arabada kendini güvende hissetmenin ilk kuralının bu olduğunu söylemişti. Haklıydı da. Bir keresinde yolda gidiyorlarken aniden karşılarına küçük bir çocuğu çıkmıştı, babası durumu erken fark edip tam zamanında frene basmıştı ama kendilerini öne doğru aniden gitmekten alıkoyamamışlardı. Kemer sayesinde olası bir kazanın önüne geçmişlerdi, babasının dikkati sayesinde de yaramaz çocuğun evine sağ salim gitmesine yardımcı olmuşlardı.

Piknik yapacakları harika yeşillikler içindeki yere gelmişlerdi. Annesi, Aden ile göz göze gelmiyordu. Kızgınlığının geçmediğini düşünüyordu Aden. Ne yapabilirdi bir fikri yoktu. Sonuçta, ‘annem bana küs kalamaz’ diye düşünerek, arkadaşı Zülal’e doğru koşmaya başladı.

Aden:

-Canım arkadaşım, seni çok özledim, yaz tatilleri dışında pek görüşemiyoruz, ama bak bugün çok güzel bir gün ve biz en sevdiğimiz yerdeyiz.

Zülal:

-Evet! Ben de seni çok özledim. Sana beraber vakit geçirmediğimiz zamanlarda neler öğrendiğimi anlatmak için can atıyorum!

Aden şaşırmıştı. Daha önce buluştuklarında ilk iş ne oynayacakları hakkında tartışmak oluyordu ama Zülal büyümüştü. Vaktini sadece eğlenerek değil, öğrenerek de geçiriyordu.

Pikniğin başladığını, çok güzel kokuların etrafa yayılmasından anlayabilirdi herkes. Bu kokular yaban mersini, mandalina ve portakal; kısacası Aden’in en sevdiği meyvelerin kokularıydı. Zülal ile beraber keyifle yemeye başlamışlardı. Daha sonra ellerini yıkamak için çeşmeye doğru yönelmişlerdi fakat çeşmenin musluğunu kırılmış olduğunu görmüşlerdi. Aden, annesinin yanına doğru gitmek için yönelmişti; Zülal küçük çantasının içinden temizleme mendili çıkarmıştı.

Zülal:

-Bu gibi durumlarla karşı karşıya kalabiliriz Aden ama endişe etme, annem her zaman hazırlıklı olmam adına çantamın içine neler koyabileceğimi bana öğretti, bu sayede o yanımda olmasa bile nasıl davranacağımı biliyorum.

Aden utanmış ve sıkılmıştı. Annesi ona üçüncü sınıfa geçtiğinden beri birçok şey öğretmeye çalışıyordu ama Aden her seferinde ne gerek var ki diyerek annesini üzüyordu. Çocuk olmak güzeldi ve her şeyi şimdiden düşünerek oyun oynayacağı vakitten çalmak istemiyordu.

Aden, Zülal’ in uzattığı mendil ile elini sildikten sonra ormana doğru koşarak gözden kayboldu. Zülal şaşırarak arkasından bakakalmıştı. Aden hem koşuyordu hem de içinden, “Bunu da annen öğretti mi, hızlı koşmayı! “ diye seslenerek kendince arkadaşıyla dalga geçiyordu. Zülal arkasından bağırıyordu:

-Aden hayır! Uzaklaşma, orman çok tehlikeli, ailelerimizin yanından ayrılmamalıyız. Aden duymazdan gelerek doğruca ormanın derinliklerine doğru koşuyordu. Nihayet arkasını dönüp baktığında her yerin ağaç olduğunu ve geldiği yerin yönünü kaybettiğini anlamıştı. Ağlayarak bir ağacın gölgesine sığınmıştı. Nasıl geriye dönecekti? Üstelik karanlık çökmeye başlamıştı, tek başına bu ıssız yerde ne yapacaktı! Aden, bu düşünceler yüzünden korkmaya başlamışken bir anda ağaçların arasından gelen bir miyavlama sesi duydu. Tek başına değildi, tıpkı kendisi gibi evinden çok uzakta bir kedi yavrusuydu bu. Bir yandan gözyaşlarına hâkim olamıyor bir yandan da bulduğu bu kedi yavrusuna sıkı sıkı sarılıyordu. Eğer annesini dinleseydi çantasında muhakkak atıştırmalık ve süt de olurdu. Hem minik yavrunun da karnını doyurabilirdi. Şimdi annesine karşı haksızlık ettiğini anlamıştı ama gönlünü almak için onu bulması gerekiyordu. Hava gittikçe kararıyordu, ormandan değişik sesler geliyordu. Kucağındaki kedinin miyavlaması da gittikçe sessizleşen ortamda büyük gürültüye sebep oluyordu. Yavaş yavaş oturduğu yerden doğrularak çevresine göz atmaya başladı, koştuğu yolu ayak izlerinden bulmaya çalışıyordu. İzlediği bir filmde izciler bu şekilde bazı hayvanların yuvasını bulabiliyordu. Geçirdiği boş zamanları düşündükçe kendine öfkeleniyordu Aden. Eğer Zülal gibi eğlenerek öğrenebileceğini fark etseydi şu an bu kadar çaresiz kalmayabilirdi.

Elindeki minik yavru kedi yere doğru atladı. Ona bir yol göstermeye çalışıyor gibi miyavlayarak arkasına baka baka bir yere doğru ilerliyordu. Aden, onu takip etmeye başladı. Küçük taşlı bir yola girdiler ve bir süre yürüdükten sonra Aden gözlerine inanamadığı devasa süt şelalesiyle karşılaştı. Burası patilerin dünyasıydı. Tam o esnada küçük, pamuk gibi bembeyaz ve pespembe patileriyle Aden’e doğru dönen yavru kedi fısıldamaya başladı. Aden, rüya gördüğünü düşünerek uyanmak için kollarını sıkıyordu ama hiçbir işe yaramıyordu. Bunun yerine yavru kediye yaklaşarak:

-Merhaba beni anlıyor musun? Diye sordu.

 Kedi:

-Merhaba, Aden. Ben pembe pati. Ormanda ağladığını gördüm ve seni yalnız bırakmak istemedim.

Aden:

-Ama kediler konuşamaz ki! Burası neresi böyle, ben rüya mı görüyorum?

-Hayır, bizler gerçeğiz. Burası yetişkinlerin bizi sahiplendikten sonra sıkılıp geri bıraktığı Pati Ormanı. Burayı yalnızca hatasını anlayan güzel kalpler görebilir ve sanırım sen anneni üzdüğün için beni duyabiliyor ve evimizi de görebiliyorsun.

-Evet, onu üzdüğüm için çok pişmanım, eğer kendimi kanıtlama hissi duymasaydım; düşüncesizce bu ormana doğru kaçmazdım. Bildiğimi sandığım şeyler yanlış olabilir ya da eksik biliyor olabilirim. Büyüklerimden doğrusunu öğrenmem gerekli.

-Evet Aden! Nasıl da hatanı anlayıp telafi etmek için çabalıyorsun. Hadi seni evine götürelim ve eve gidince bizlere yardımcı olmak için süt şelalemize katılacak kapları kapının önüne bırakmayı unutma. Pati perileri kapları alıp bize getirecek ve bizler seni asla unutmayacağız.

Aden, sevinçli ve bir o kadar da şaşkın bir şekilde ormanın dışına doğru yol aldı. Pembe Pati ona nereden gideceğini göstermiş ve yolculuk sırasında acıkırsa diye de küçük bir erzak çantası yapmıştı. Bu sayede kısa bir mesafe bile olsa karnını doyurmuş ve bir kez daha hazırlıklı olmanın ne kadar önemli olduğunu anlamıştı. Ormandan çıktığında annesi ve babasının güvenlik görevlileri ile endişeli bir şekilde beklediğini gördü. Onlara doğru koşuyordu…

Anne:

-Annem çok endişelendirdin bizi, bir şeyin var mı? Nerelerdeydin?

Aden:

-Endişe etme anneciğim,  çok özür dilerim. Düşüncesiz davrandım ve seni üzdüm, senin gözünün önünden kaybolarak ormana kaçtım ama yaptığım bu hareket sonrasında düşündüm, düşünmem hatamı anlamama yardımcı oldu, bir daha asla seni üzmeyeceğim.

Anne:

– Sen çok düşüncelisin ve ben bunun için sana teşekkür ederim, bir daha korkutmayacağından eminim. İyisin ya en önemlisi de bu.

Aden:

-Ben iyiyim annecim ama sensiz hareket edebilmem için büyümem gerekiyor, hazırlıklı olmam, küçük küçük şeyler öğrenmem için ise de dinlemem gerekiyor. Peki, sokağa bırakılan hayvanlar nasıl yapacak anneciğim? Onların bizler gibi bir doğası yok, sıcacık bir yuvaya alışıp dışarıda yalnız tek başlarına ıssız yerlerde bırakılmaları ne kadar üzücü.

Annesi, Aden’nin bu düşüncelerine karşı başını bir yere çarpıp çarpmadığı konusunda endişelenmişti. Hızlıca kontrol etmişti ama bir şey görünmüyordu. Aden’ e sormak istediyse de bir türlü soramadı. Kızı çok haklıydı, birkaç saat boyunca yavrusunu kaybetmek bile onu ne kadar üzmüş korkutmuştu. Peki ya sahiplendirildikleri ailelere alışan o yavrular ne olacaktı? Yalnızlık ve bilmedikleri doğadaki korku dolu anlar, tesadüfler, tehlikeler! Karınlarının aç mı, tok mu ayrı bir yara…

Bugün itibariyle yaşanan bu olaydan Anne ve Aden ders çıkarmıştı. Anne hayvanları korumak için çalışmalara başlamış, çevresindeki herkesi bilinçlendirmişti. Aden ise kapının önüne mama ve su kabı bırakmayı unutmamıştı, bir de Pembe Patinin istediği süt kabı tabii ki… Belki hayal belki gerçekti, bilemiyordu ama Pembe Pati sayesinde bulmuştu ailesine geri dönüş yolunu. Ona teşekkür etmenin tek yolu buydu. Aynı zamanda her şeye karşı her zaman hazırlık yapıyordu. Çantasını hazırlıyor, bir sonraki derste öğreneceği şeylere bile önceden göz gezdiriyordu.

Zülal ile beraber oynadıkları oyunları artık daha eğitici bir şekilde oynuyorlardı. Eğlenerek öğrenmek dünyanın en güzel şeyiydi. Teşekkürler Anne ve teşekkürler Pembe Pati. Varlığından haberdar olmadığımız her patili dostlarımız için her teşekkürümüz kapımıza bir kap su ve mama…

Soru Köşemiz:

  1. Hem eğlenip hem öğrenebileceğimiz oyunlara birer örnek verelim. Ve sınıf arkadaşlarımızla beraber oynayalım.
  2. Pembe Pati gibi evimizde bizimle beraber yaşayan hayvan dostlarımız var mı? Varsa onlara nasıl davranıyoruz, paylaşalım.
  3. Öğretmenimizle beraber dışarıdaki canlı dostlarımız için mama ve bir kap su etkinliği yapalım.
  4. Peki, siz Aden gibi hazırlık yapıyor musunuz? Bildiğimiz hazırlık şekillerini arkadaşlarımız ve öğretmenimizle paylaşalım.

BİR CEVAP BIRAK

Görüntü açıklaması

Güvenli alışveriş noktası

Hızlı ve güvenli ödeme