Görüntü açıklaması

Ücretsiz Sevkiyat

Hızlı ve Ücretsiz Gönderin

Görüntü açıklaması

Çevrimiçi destek

Nihai ve 7/24 Destek

Görüntü açıklaması

3d Güvenli ödeme

Güvenli Çevrimiçi Ödeme

Hepsi Zamansızda

Mağazaya git

Yaramaz Sincap ve Akıllı Tavşan

Galip Uçar
23 Mart 2022
Image Description

Bir gün, ormanın derinliklerinde, cennetten bir parça gibi güzel ağaçların altında koca boynuzlu geyikler, hafta sonunun verdiği mutlulukla top oynuyorlardı. Bu beş geyik boynuzlarıyla topa vura vura birbirlerine atarlarken, birden top ağaçların yanından aşağıya doğru kaçtı ve derenin kenarına doğru gitti. Geyiklerin bir anda toplarının kaçmasıyla bozulan oyunlarına üzülürken, topu kaçıran genç geyik de topun peşinden gidip topu almak için uğraşıyordu.

Genç geyik, nehir kıyısına geldiği anda bir anda durup kaldı. Öylesine şaşırmıştı ki, diğer geyik arkadaşlarını da bağırarak çağırdı.

– Hey! Koşun hemen koşun gelin! Burada çok acayip bir şey oluyor çabuk gelin!

Geyikler, arkadaşlarının sesini duyar duymaz, toprağı toza katarak, koşa koşa yokuştan aşağıya geldiler. Onlar da dere kenarına geldikleri an hayretler içinde kaldılar. Az önce genç geyiğin kaçırdığı top, olduğu yerde zıp zıp zıplıyordu. Sapsarı renkteki top, sanki bir güneş gibi havaya yükseliyor, sonra aşağıya düşerken daha yere değmeden tekrar havalanıyorlardı. Buna bir anlam veremeyen geyikler, bir yandan da korku içinde topu seyrediyordu.

En sonunda içlerinden boynuzları en iri geyik, cesaret ederek topun yanına doğru ağır adımlarla ilerledi. Biraz korku, biraz telaş, biraz da heyecanla topun yanına gelen geyik, gördüğü manzarayla şok oldu.  Derenin kıyısında yuva yapmış bir sincap, topu burnuyla havaya fırlatıyor, top yere düşmeden yine topa burnuyla vurarak oyun oynuyordu. Geyik bunu görünce:       

– Hey o bizim topumuz! Topumuzu bize geri ver! Oynamayı bırak!

Bunu duyan sincap telaşlandı ama oynamayı da bırakmadı. Aşağı düşen topu bu sefer tepesine doğru değil, biraz daha ileriye doğru havaya fırlata fırlata oradan hızlıca topla uzaklaştı. Uzun bir süre sincap ve topun peşinden koşan iri boynuzlu geyik, bir zaman sonra yoruldu ve bacaklarını kırarak yere oturdu. Yaramaz sincap ise yorulmak bilmeksizin topu havaya fırlata fırlata koşuyordu.

Bu sırada, geyiklerin yanından geçen tavşan, üzgün geyikleri görüp yanlarına geldi:

– Geyikler ne yapıyorsunuz? Bu güzel haftasonu gününde neden böyle üzgünsünüz?

-Ah tavşan kardeş ah! Bir bilsen başımıza ne geldi?

– Ne oldu anlatsanıza?

– Şu senin komşun yaramaz sincap yok mu yaramaz sincap?

– Eee nolmuş o yaramaz sincaba

– Biz şu ağaçların orada, topumuzla oynuyorduk. Sonra bu genç geyik attığımız topu boynuzlarıyla tutamadı. Top da bu bayırdan aşağıya dereye doğru kaçtı. Genç geyik de peşinden geldi. Sonra bir anda genç geyiğin bağırma sesini duyduk biz de buraya geldik. Bir baktık ki top kendi kendine bir güneş gibi durduğu yerde zıplıyor. Bir zaman sonra iri boynuzlu cesur geyik daha da yaklaştı. Yaklaşınca bir de ne görsün?

– Ne gördü?

– Senin komşun olan o yaramaz sincap topumuza, o kahverengi koca burnuyla vurup vurup oynuyor. Topumuz ver de dedik ama vermedi.

– E siz ne yaptınız?

– Ne yapalım tam daha da yaklaşayım derken iri boynuzlu geyik, sincap topu ileriye doğru vurup koşa koşa buradan uzaklaştı. Sonra da topla sincap önce, iri geyik arkada şuraya doğru gittiler. Belki bir saat oldu daha dönen de olmadı.

Bu duyan akıllı tavşan, komşusu adına biraz üzgün ama ona da çok kızgın olarak geyiklerin yanından uzaklaştır. Yürüdü, yürüdü, yürüdü. En sonunda bir de ne görsün? İri boynuzlu cesur geyik, bacaklarını kırıp, yere çömelmiş duruyor. Ona bir şey olduğunu sanıp koşa koşa yanına gitti:

– Hey, hey! İri boynuzlu cesur geyik iyi misin?

Geyik yorgun gözlerle ve ter içinde tavşana baktı. Konuşacak hali yoktu. Dili dışarıda başını sallayarak iyiyim der gibi yaptı. Tavşan dereden biraz su alıp geyiğe getirdi ve içirdi. Geyik biraz kendine gelince ona olanları anlattı. Tavşan daha da üzgün bir şekilde bu sefer ormanın derinliklerinde yaramaz sincabı aramaya devam etti.

Saatler sonra; bir ağacın altında, başını sarı topa yaslamış, çevresinde yemiş kabuklarıyla sızmış kalmış yaramaz sincabı gördü. Başını iki yana sallayıp, ellerini de beline koyup: Şimdi seni yakaladım diyerek sincabın yanına sessizce gitti. Sincabın yanına vardığında hemen başının altındaki sarı topu aldı. Topu aldığında da yaramaz sincabın başı yere düştü ve başını toprağa çarptı. Uykusundan başını çarparak uyanan yaramaz sincap, başını ova ova ne olduğunu anlamaya çalışırken, komşusu akıllı tavşanı gördü.

– Akıllı tavşan napıyorsun sen? Bak başım nasıl acıdı. Niye böyle yapıyorsun?

– Sen asıl ne yapıyorsun yaramaz sincap? Sen yaptıklarından utanmıyor musun?

-Ne yapmışım ki?

– Sen ne yaptığını iyi biliyorsun? diyerek elindeki topu gösterdi: Bu ne bu?

-Top

-Bu kimin topu?

-Benim topum bu.

-Senin topun mu? Emin misin?

– Evet benim topum. Başka kimin olacak?

-Geyiklerin topu olabilir mi acaba?

Yaramaz sincap kekeleyerek: Ge  ge geyik mi? Ge ge geyiklerin topu mu? Nasıl olsun geyiklerin topu?

-Benim her şeyden haberim var yaramaz sincap. Geyikler o kadar üzgün ki. Ben de o kadar üzgünüm ki

– Niye üzgünmüşsün sen akıllı tavşan?

– Tabi çok üzgünüm. Benim komşum sincap, kendine ait olmayan bir şeyi, bu topu almış, kaçmış. Yani çalmış

-Hayır çalmadım

-Üzgünüm yaramaz sincap, sen çalmışsın.

-Nasıl çalmışım?

-Geyikler bana anlattı. Kaçan toplarıyla dere kenarında oynamışsın, onları görünce de topla koşup oradan kaçmışsın. Sana ait olmayan bir şeyler kaçmak, onu alıp götürmek hırsızlıktır, çalmaktır.

-Hayır ben çalmadım. Ben bana gelen topla oynadım.

– Sen başkasının topunu alıp gitmişsin. Onlardan izin almadan, onların topunu almış, kaçmışsın bu hırsızlıktır. Bu çok ayıp bir şeydir.

-Ben kötü bir şey yapmadım ki. Topla oyun oynadım.

-Hayır sen kendinden utanmalısın. Sen başkasının topunu, izni olmadan almışsın. Hadi almadın diyelim. Sen başkasının topunu onlardan izin almadan almış ve oynamışsın.

– Ben almadım. Top bana geldi.

– Top sana gelse ne olacak. O top onların. Top sana geldiğinde, etrafa bakıp, o topu arayan, ona sahip biri var mı yok mu bakman lazımdı? Sen baktın mı?

– Bakmadım.

– Hemen oynamaya başladın değil mi?

-Evet

– Peki geyikler gelince neden kaçtın?

– Onlar benim topumu alacaktı. Ben de topumu vermemek için kaçtım.

– Ama o senin topun değildi ki. Onlar kendi topunu almak için geldiler.

Bunu duyan sincap biraz da utanarak oradan gitmek istedi ama tavşan onun önüne geçerek:

– Bak yaramaz sincap. Sen çok yaramazlıklar yapıyorsun ama senin yaptığın yaramazlıklar hoş görülse de hırsızlık hoş görülmez. Bu çok ayıp ve senin bundan utanman gerekiyor. Bir şeyi çalmak, kaçırmak suçtur. Cezası olan bir şeydir bu. Hırsızlığı asla yapmamalısın ve bu yaptığından utanmalısın. Ben senin yerinde olsam, şimdi giderdim ve geyiklerden çok çok özür diler, bir daha asla bunu yapmayacağını, çok pişman olduğunu ve çok utandığını söyler ve onların olan topu onlara verirdim.

– Sanırım haklısın. Şimdi çok ama çok utanıyorum yaptıklarımdan. Beraber geyiklerin yanına gitsek, ben de orada özür dilesem olur mu?

– Peki olur. Ama bir daha asla yapmayacağına söz verecek misin bana?

– Söz veriyorum. Zaten bu yaptıklarımdan çok utanıyorum. Bir daha asla kimsenin malını onlardan izin almadan kullanmayacağım, almayacağım.

Konuşmaları bittikten sonra, ormanın içinden ferah ferah, gürül gürül akan derenin kıyısından hızlı adımlarla geyiklerin olduğu ağaçlık yere gittiler. Sincap geyiklere sarı toplarını verdi. Hepsinden bir bir özür diledi ve ne kadar pişman olduğunu ve utandığını onlara anlattı. Bir daha da asla böyle bir hata yapmayacağını, kendisini affetmelerini istedi. Geyikler de onu affetti ve isterse onlarla top oynayabileceğini söyledi. Geyikler, yaramaz sincap ve akıllı tavşan günün geri kalanından orada top oynayıp çok eğlendiler.

Önceki makale Yolumu Kaybettim
Sonraki makale Gönülde Akşam

Galip Uçar

1984 İstanbul doğumlu. Yeditepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı sonrasında eğitimine aynı üniversitenin Eğitim Yönetimi ve Denetimi yüksek lisans programı ve Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği bölümlerinde devam etti. Anadolu Üniversitesi Tarih bölümünden mezun olan yazar 2009 yılından beri aralarında TED Kuzey Kıbrıs Koleji ve Ataşehir Belediyesi’nin de olduğu çeşitli kurum ve okullarda Türk Dili Edebiyatı öğretmenliği yaptı. Vakıflarda ve bazı kurumsal büyük şirketlerde ve freelance olarak editörlük, redaktörlük, arşiv direktörlüğü ve danışmanlık yapan ve çeşitli üniversiteler ve halk eğitim merkezlerinde yaygın eğitim modeliyle Diksiyon Kursları da veren yazarın, yayınlanmamış ve basılmamış birçok şiiri, öyküsü ve denemesi vardır. Kendi söz müziklerini yazdığı şarkılarının olduğu single albümleri ve başka şarkıcılara verdiği şarkıları da olan Uçar hâlihazırda geçimini söz müzik yazarlığı, editörlük ve öğretmenlik yaparak sağlamaktadır.

BİR CEVAP BIRAK

Görüntü açıklaması

Güvenli alışveriş noktası

Hızlı ve güvenli ödeme