Görüntü açıklaması

Ücretsiz Sevkiyat

Hızlı ve Ücretsiz Gönderin

Görüntü açıklaması

Çevrimiçi destek

Nihai ve 7/24 Destek

Görüntü açıklaması

3d Güvenli ödeme

Güvenli Çevrimiçi Ödeme

Hepsi Zamansızda

Mağazaya git

Yazarlarımızdan Rabia Çelik Çadırcı’nın, Müesser Yeniay’la Röportajı

Rabia Çelik Çadırcı
27 Aralık 2022
Image Description

Müesser Yeniay’la “Güller Yükseliyor Dumanlar Gibi” üzerine…

Öncelikle kutluyorum yeni kitabınızı. “Güller Yükseliyor Dumanlar Gibi” içerisinde yer alan şiirlerinizin yaratım süreci ve poetikası hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Beş yıl aradan sonra şiirlerimi okurla paylaşmak gerçekten heyecan verici. Buradan Müesser Yeniay şiirini takip eden kemik bir okur kitlemin olduğunu söyleyebilirim. Seçkin, entelektüel ve lirik şiirden zevk alan crème de la crème bir tabaka. İlk baskıyı kitap yayımlanır yayımlanmaz tükettikleri için onlara ve size teşekkür ederek başlayayım.

Kitap içindeki öne çıkan şiirleri bu süreçte dergilerde yayımlamaya çalıştım. Genelde okurlarıma beni nasıl tanıdıklarını sorarım. Çoğu bir dizemi sosyal medyada ya da dergide görüp beni takip ettiğini söyler. Ben de böyle bir okurum. Kulaktan dolma ezber bilgilerle değil, kişisel keşiflerle yazarlarımı bulurum. İşte böylesi, bilinçli bir okur grubudur.

Diğer kitaplarımla karşılaştırıldığında sanırım bu kitabımdaki şiirler biraz daha entelektüel içerikli ve elektrik yüklü. Tabii bunda ülkemizdeki şartların ve bu yüzden kabına sığamamanın payı da büyük. Gittikçe zorlaşan ve bizi hiçleştiren bir hayat var önümüzde. Çoğu insan sanatla, yazıyla uğraşıyor olmamıza bir anlam veremiyor. Oysa verilmesi gereken ilk savaş burada: Varoluş savaşı. Benim şiirim de bu anlamda bir mücadele şiiri. Erke fazla maruz kalmaktan ötürü gelişmiş bir hassasiyet ve özgürlük istenci. Hem bir kadın hem de bir vatandaş olarak iliğimize kadar sömürüldüğümüz bu düzende keskin ve içsel bir çığlık. Şiirimin okur üzerinde etkili olmasının nedenlerinden birinin de bu politik yanı olduğunu düşünüyorum. Hem söylem olarak alan açıcı ve özgürleştirici, hem de yoksayılmış ve kenara itilmiş olanı merkeze almasıyla dikkate değer bir yaratım. Ermeni şair Garbis Cancikyan’ın bu noktadaki sözlerini çok beğenirim:

Şairlerin büyük çoğunluğu, özellikle de bizde, kendi içlerine dönük bir tutum benimsemişlerdir. Kişisel acılarını, ıstıraplarını, ve izlenimlerini terennüm edip durmuşlardır. Bu, şiirin en hafif ve yaygın biçimidir. Sadece ve sadece çok azının şiirleri evrensel hüzünle ve ıstırapla hemhal olur (“Şiire Dair” Şu Ömrümün Şubat’ı, 100).

Bir şair olarak, gittikçe ben merkezli olan dünyamızda böyle bir şiir yazmak bir yana, bu acıyı duyabilmek bile ayrı bir sağduyu gerektiriyor. Benim şiirim zenginden alıp fakire veriyor, erkekten alıp kadına veriyor, insandan alıp hayvana veriyor. Nerede acı çeken varsa, onunla akraba oluyor. Şiirin büyülü değil büyü olduğunu ve insanları diriltme özelliği olduğunu bilenlerdenim.

Bu kitaptaki poetikama gelecek olursak, ilk kez düzyazı şiirle çıktım okurun karşısına. Düzyazı şiir, bilinç akışını izlemek için gayet uygun bir tür. İnsanın kendisinin bile bilmediği bir yanı var. Bu beyaz kâğıdın önüne oturduğunuzda, tanıştığınız yeni bir kişi. Akan bilinçte yakaladıklarınız ve kenara koyduklarınız -bir anlamda kendinizi okumanız- daima yeni bir şey söyler. Öteki Bilinç: Gerçeküstücülük ve İkinci Yeni adlı kitabım genç şairin bu anlamda el kitabı olmalı. Şiirsel yaratıcılığı kışkırtan bir kitap ve gerçekten kanonik bir çalışma. Bizim toplum kadının kendisini ön plana çıkarmasını değil erkeğin arkasında destekçi ve vefakâr olmasını salık verir. Ben öyle payanda bir profil olarak yetiştirilmedim ve bunu istemedim de. O yüzden tüm kadınlara da ilk önce kendilerine değer vermelerini salık veriyorum. Cinsel devrim, ilk önce kadının hak ettiği değeri toplumda tekrar geri kazanması olacaktır.

İki bölümden oluşan kitabınıza bir bütün olarak bakıldığında son derece cesur imgelerin yer aldığı okunabilir.  Ayrıca sözcükler şöleni adeta… Bilgi, birikiminin yanısıra Müesser Yeniay genel olarak şiirlerine dahil midir? 

Bu güzel sözlere çok teşekkür ederim. Yazdığım şiir, üstüme başıma benzese de şunu söylemem gerek: Şiir, şairin hayatından daha fazlasıdır. Ben, kitaplarımın benim daha ilerimde olduklarını düşünürüm çünkü o esnada dikkat, bilgi ve yaratıcılık had safhadadır. Şuur hiç olmadığı kadar açıktır ve tanrısal bir gözle her şeyi görür.

Bana bakanlar sadece ve belki güzel bir kız görebilirler. Kadınlar bir vitrin nesnesi gibi muamele edilmeye alıştırılmışlardır. Sırf doğurma yeteneğine sahip diye diğer yetenekleri engellenmiş ve köreltilmiştir. Bu bir cinse yapılabilecek en büyük kötülüktür. Evleri kadınlara, sokakları erkeklere ayırmak ne derece eşit bir paylaşım olmuş, sorgulamak gerekir. Şunu demek istiyorum, görünenin ve bende görülmek istenilenin üstünkörülüğünde kaybolmamak için yazıyorum. Ben katman katmanım, çokum, derin ve enginim. Bir kadın olarak büyük bir devinimim ve zapt edilemez bir şeyim. Ruhumu yabancı bir nesne gibi tanımak, benim de zamanımı alıyor.

İmgelerimin cesareti konusunda ise şunu söylemek isterim. Yarın için, zihniyetin gelişimi için, kız çocuklarının iyi hâli için, bir taş da biz eklemiyorsak, neden yaşıyoruz ki? Zaman, geçmişi değil yaşanılmamışı ve yeni olanı tecrübe etmek ister. buna karşın içinde yaşayan insanlar da, zamanı kendi düşüncelerine, içsel zamanlarına, saplantılarına benzetmek isterler. Ülkemiz şu an koca bir taşra ve geçmişin ağır kokusu altında. Ne yeniyi tecrübe edebiliyor, ne de eski o bilinen ve özlenen eski.  Diploması olmayan liyakatsız bir kitlenin elinde dönen para, ne kendine ne de halka yarıyor. Ekonomik olarak yoğun şiddet gördüğümüz bir dönemdeyiz. Yoksulluk, şiddetin biçimlerinden biri. Bunu kabul etmek, insanca değil. Şunu da söylemeliyim: Cesaret, bilgiden gelir. Bilmek, insana bir tavır ve his kazandırır. Biz kadınlar olarak, annelerimiz tarafından sonsuz bir özgüvenle büyütülmedik. Bu özdeğer içimizden ve direncimizden geliyor.

Şiir yolculuğunuz nasıl başlamıştı? İlk şiirlerinizle ilgili -basılı olsun ya da olmasın- şu an ne düşünüyorsunuz?

Ben çekirdek ailede büyümedim. Dedem ve babaannemle geçen bir çocukluğum oldu. Dolayısıyla bu onların hikmet söylemleriyle, bilgelikleriyle, anlatılarıyla ve tecrübe ettikleri acıları dinlemekle geçen bir zaman dilimi oldu. Sadece bu yetmedi, içine doğduğum topluluk da şiir ve saz temelli (Tahtacı Alevi) bir kültür olduğu için anlam yönünden çocukluktan itibaren beslendim. Örneğin çocukken köyde bir komşumuz hastalandığını şöyle anlatmış ve beni afallatmıştı: “Ölüyordum, kalıverecekti dünya” Bunun gibi sözel kültürün gelişmiş olduğu bir ortamda büyümek, sizin o tarafınızın sivrilmesine ve gelişmesine olanak sağlıyor. Bir anlamda şiirsel bakış kazandırıyor, tabii kollektif bilincin bende uyandığını da düşünüyorum. Geçmişte ataların yaşadığı her şey bugünü son derece keskin etkiliyor, şuurda ya da şuuraltında.

İlk şiirlerimle ilgili, ben kendimin iyi bir okuyucusuyum. Bir yazar, kendininin ilk ve en iyi okuru değilse zaten iyi bir yazar olamaz. Ben kendi metinlerimden bir okur olarak zevk alıyorum. Onlarda bir çocuk masumiyeti olsa da muntazam bir kararlılık da var. İmgeye taptığım, başlangıcın verdiği acemiliği taşıdığım o dönem benim için bir başkalık da taşıyor.  Hayata karşı, erke karşı, tüm engellemelere ve mobbinglere karşı hâlâ yazıyor olmak, en güzel kazanç. Sadece yazmanın bile bir mücadele istiyor oluşu, değişimin şart ve acil olduğunu gösteriyor.

“Güller Yükseliyor Dumanlar Gibi” okurlarınız tarafından nasıl karşılandı? Geri dönüşleri hakkında neler söylemek istersiniz? 

Şu an piyasada ilk baskı tükendi. Bazı okurlar, üçer üçer, ikişer ikişer aldılar hem arkadaşlarıyla paylaşmak için hem de beni tanıtmak adına. Onlara bu inceliklerinden ötürü çok teşekkür ederim. Geri dönüşler gerçekten güzel. Bazı okurlar -aralarında benim de olduğum gibi- iyi şiirin peşinde ve bulduklarında tat almayı biliyorlar. Bazı yorumları buraya alayım, onlar ne düşündüklerini ilk ağızdan söylesinler:

“Beş yıl sonra yeni kitaba kavuşma sevincini okuma keyfiyle katlıyor “güller yükseliyor dumanlar gibi”. İki bölümden oluşuyor. İlk bölümde kadın bedenini şiirleştirerek dans ettirmiş. ikinci bölümdeki düzşiirler nefis… Uzun bir vals gibi. Hep yazsın yeniay, hep okuyalım…” (Serkan Murat Kırıkcı)

“Müesser Yeniay, Güller Yükseliyor Dumanlar Gibi adlı beşinci şiir kitabında sözün büyüsüyle kendiliğini kazmaya devam ediyor… Acı, şiirselinin en temel itkisi… Yolu açık olsun…” (Engin Fırat)

“Müesser Yeniay’ın yeni kitabı “Güller Yükseliyor Dumanlar Gibi” çıktı. Cesur şiirlerinin yanında düzşiirleri, okuru için yeni ve akıcı bir deneyim” (Mehmet Ali Pektaş)

“Tebrik ederim Müesser Yeniay. Hassas ruhunu, duyarlı kalbini yansıtan kolaylıkla akıp giden yalın dizelerle derin söyleyişini özlemişim. Çok hoşuma giden dizelerden birini paylaşmazsam olmaz: “Nezaketten haz almayı öğrendim” (Meriç Kurtuluş)

Müesser Yeniay’ın “Güller Yükseliyor Dumanlar Gibi”si hayatla hayal arasında sürüp giden çatışmayı ve ikisinde birden tam bir gidip gelmeyle yaşamayı aşk izleği üstünden göstermesi açısından dikkate değer bir kitaptır. (Halim Şafak)

“Müesser Yeniay’ın Güller Yükseliyor Dumanlar gibi yayımlandı. Artık şiirine adını ve soyadını koymasa bile herkesin tanıyacağı bir şiire sahip olan Müesser Yeniay’ın beşinci kitabı. İlk dört kitabıyla edindiği ustalık bu şiirlerde hemen belli oluyor, gerek söyleyiş ve gerekse şiirde kullandığı teknikler açısından. Ama en çok da bütün bunların oluşturduğu şaire özgü biçem ön plana çıkıyor. İkinci bölümdeki şiirlere gelince… Şair adeta her şeye karşı bir şiir yazıyor. Yerleşmiş şiire, hatta kendi geliştirmiş olduğu şiire bile” (Metin Cengiz)

Müesser Yeniay Fotoğraf Çekimleri: Dirk Skiba 

Önceki makale Ben’de Cinnet; Biraz Absürt Biraz Edebi
Sonraki makale Yazarlarımızdan Yasemin Seven Erangin’in Şükrü Erbaş İle Röportajı

Rabia Çelik Çadırcı

Ş.Urfa’nın Bozova ilçesinde dünyaya geldi. İlk ve ortaokulu burada, liseyi Ş.Urfa Anadolu Ticaret Meslek Lisesi’nde tamamladı. Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat bölümünde sürdürdüğü lisans eğitimini yarıda bıraktı. Edebiyatla ilk gençlik yıllarında uğraşmaya başladı. Yazıları çeşitli gazetelerde, öykü ve şiirleriyse CazKedisi, Varlık, Sanat ve Hayat, Şiirden, Sincan İstasyonu, Eliz Edebiyat, Zamansız Dergi, Sadece Şiir, Bibliyomag, Yenie, Lacivert Şiir ve Öykü gibi dergilerde yer aldı. 2017 yılında “Gece Saçlı Kırlangıçlar” adlı öykü kitabı yayımlanan yazarın, 2019 yılında da “Zehrimar”, 2022 yılında "kör bir harfle yazıyorum göğe" adlı şiir kitabı yayımlandı. Türkiye Yazarlar Sendikası üyesidir.

BİR CEVAP BIRAK

Görüntü açıklaması

Güvenli alışveriş noktası

Hızlı ve güvenli ödeme